9 Kasım 2012 Cuma

10 KASIM VİDEOMUZ- OUR VIDEOCLIP FOR NOVEMBER 10th

 TÜRKÇE (For English text please scroll down.)
  
Yarın10 Kasım.


Dört sene önce (2008), eşim ve ben Maltepe Üniversitsesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgifilm-Animasyon Bölümü’nde öğretim görevlisiyken 10 kasım için bir videoklip hazırlamıştık; fakültenin girişinde küçük bir moitörden döndürdüğümüz bu klipte hem Atatürk ‘ün önemine kendi açımızdan bir yorum getirdik hem de kendi mesleğimiz ve öğrettiğimiz dal olan sanat ve animasyonla bağlantı kurduk.
Maltepe Üniversitesi'nde 10 Kasım köşemiz.
(Görüntü kendi kameramdan)

Klibin sonunda ifade ettiğimiz “Atatürk’e animasyon sanatıyla yaklaşma” fikrini ortaya atmış olmama rağmen bu çeşit öneriler geldiğinde üstlerine atlamadım. Bunun sebebi, ne getirilen fikirleri , ne öngörülen bütçeyi, ne de verilen süreyi gerçekçi bulmamamdır. Böyle bir konu kötü yapılmaktansa hiç yapılmamalı derim. Benim buradaki denemelerimin de çok müthiş olmadığının farkındayım; doğru tadı yakalamakn için bile prodüksyona başlamadan uzun uzun deneme animasyonu yapmak gerekir.

Klibi aşağıda sizlerele paylaşıyorum. Klipler bazı bilgisayarlarda çıkmadığı için metnini aşağıda sunuyorum.

"Danimarka’nın kuzeyinde Helsingor şehrinde Kronborg sarayı; …efsaneye göre bu sarayın derinliklerindeki dehlizlerde Holger isimli bir kahraman uyur, aralıksız uyurmuş,…  uyudukça da rüyasında Danimarka’yı görürmüş. Uyurmuş ama kılıcı ve kalkanı hazır dururmuş. Gün gelir Danimarka tehlikeye düşerse uyanacak, ülkesine saldıran düşmanları telef edecekmiş.

"Ne var ki 9 Nisan 1940’da Naziler Danimarka’ya yürüyünce Holger beklendiği gibi uyanıp yardıma koşmamış…. Gerçi bu kadar uzun bir uykudan sonra mahmurluğunu atıp ta kuzeydeki Helsingor’dan Kopenhag’a yetişecek vakti de olmamıştır, zira efsanevi koruyucularını yanlarında göremeyen Danimarkalılar iki saat geçmeden teslim oluvermişler.

"İşgal ve işbirliği yıllarını tahtında geçiren kralları onuncu Kristiyan’ı, bugün Kopenhag’da muzaffer bir komutan edasıyla atının sırtında oturur görebilirsiniz! Kimi koysalardı ya? Holger’in şanına layik bir kurtarıcıları olmamış ki!

"Almanlar, milli kahramanları Frederic Barbarossa’nın Kifhoyzer dağında bir mağrada uyumakta olduğunu söylerlermiş; o da Almanya tehlikeye düşünce uyanacak, ülkesini kurtaracakmış. Keşke ona güvenip iki dünya savaşına girişmeselerdi; görülüyor ki  Alman şehirlerini yerlebir eden binlerce ton bomba bile Barbarossa’yı derin uykusundan uyandıramamış.

"Büyük başın ağrısı büyük olur; büyük Amerika’nın halkı da büyük problemler, felaketler ve haksızlıklarla karşılaştıkça hayali süper kahramanlara sığınmış, onların insanüstü marifetlerini bütün dünyaya okutup seyrettirmişler… Ama Süpermen’i, Betmen’i, Spaydırmen’i hepsi 11 Eylül karşısında çaresiz kalmadılar mı?

"Şu işe bakın ki ülkesi tehlikeye düşünce beliriverip kurtaran süper kahraman bizde var- hem de ne mitolojik, ne fantastik, ne Holiwud. Ülkesi ve halkı için bir efsanevi kahraman ama o efsane gerçek, o kahraman görüntüsüyle, sözleriyle, eserleriyle belgeli… Bir millet için bu müthiş bir lüks ama,.. görüyoruz ki insan her lükse alışıyor, kanıksıyor.

"Napolyon komşularının başına bela oldu, kendi ülkesini önce kibirlendirip sonra da felakete sürükledi- hem de iki defa! Kariyeri yenilgi ve sürgünle bitti. Ama halkı onu yüceltmekten vazgeçmedi, kendi kendini taçlandıran o kısa çizme megaloman pek çok sanat eserine konu oldu.

"Peki ya sanatkâr Türk halkı hangi eserlerle yüceltmiş milli kahramanını? Bir sürü donuk ifadeli, fabrikasyon büst ve heykel, ikonlaşmış silüet- iyi ya da iyice olanlarını yabancılar yapmış zaten!

"Mustafa Kemâl’imiz soğuk ifadeli bir maske ardında kayboldukça bizden uzaklaşmıyor mu dersiniz? Halbuki onun insanüstü başarısını anlamak, onu insan olarak tanıyıp yaklaşmaktan geçmez mi? İşte o zaman ülkemiz tehlikeye düşünce uyanmaya hazır olarak içimizde uyurdu!"

(Animasyon denemesinde: “Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”)

"Sanatların en canlısı olan çizgi film buna teşebbüs edemez miydi acaba?  Çanakkale savunması, harb-ı umumi, kurtuluş savaşı, devrimler hareketli çizgi için fazla mı ciddi? Bizce hayır: ciddiyetten derdimiz yok, zaten o da her zaman ciddi değildi. Belki fazla zor, o yüzden yapılmamalı, ama yapabilseydik, donuk maskenin arkasındaki gerçek ve insan Mustafa Kemâl’e ulaşmanın iyi bir yolu da bu olurdu!"

Son görüntüdeki söz: “Beni hatırlayınız!”

Videoklip
 Videoclip

ENGLISH
The footnote links do not work; you will have to scroll down to to the footnotes for expanded information. Opening the blogsite on two seperate windows and keeping one on the footnotes will make it easier to go back and forth. Sorry for the inconvenience, I'm no expert!.
Other links should work. 


Tomorrow is November 10th.


Mustafa Kemal Atatürk, the founder of the Turkish Republic,
died on November 10th 1938. I won’t go into why he is so important to us; for that you can try:





Nor will I go into why he is so topical right now, for that you can just browse through the rest of this blog.

November 10th  is traditionally a day of commemoration. To mark the occasion, I am sharing with you a videoclip we prepared four years ago, in 2008. At that time, both myself and my wife were members of faculty at the Animation Department of the Faculty of Fine Arts at Maltepe University, Istanbul. In this video montage we tried bring our own interpretation of the importance of the man, and concluding with a connection to our profession and branch of teaching, namely, art and animation.
Our November 10th corner at Maltepe University, 2008
(Image from my own camera)

Though we throw in the idea of “approaching Atatürk through animation”, I was never over enthusiastic when offers came by. The reason was that I always found the proposed budgets, production timetables, and deadlines unfeasable. I believe this particular subject matter needs to be handled very well, or not at all. I freely admit that my own attempts, which you will see in the clip,  are far from satisfactory: it would be necessary to spend considerable time in experimental animation before actual production work, just to come up with a suitable style and flavor.

You will find the clip above, between the Turkish and English sections. Below is a translation of the voice-over narration:

"Kronborg castle in Helsingor, to the north of Denmark; legend has it  that a hero named Holger slumbers continuously in caverns deep beneath tha castle. And as he sleeps, he dreams of Denmark.He sleeps ith his sword and shield ready.If ever Denmark falls into peril, he will wake, and drive the enemy out!

"Yet when the Nazis rolled into Denmark on April 9th,1940, Holger did not wake, did not run to save Denmark. To be fair, it would have been hard for him, after such a long slu?mber, to throw off his drowsiness and rush to Copenhagen where the defenders, not seeing their mythical protector at their side, capilulated within two hours!

"Today you can see an equestrian statue of Christian X, the reigning monarch of the time, with all the allure of a victorious hero, notwithstanding the fact that he whiled away the years of invasion and collaboration on his throne. Whose statue could they have put up instead? There was no savior of Holger's caliber.

"The Germans have a tradition that their heroic historic figure, Friedrich Barbarossa, sleeps in a cave in the Kyffhäuser mountains. He too is to wake up and rescue Germany in its hour of need. It seems it was a mistake to put confidence in him and embark on two world wars; apparently not even the thousands of tons of bombs dropped on Germany were enough to rouse him.

"Being big brings big headaches. As the American people found themselves face to face with big problems, disasters, injustices, they sought comfort in invented super-heroes, and the whole world has been reading and watching their superhuman exploits. But Superman, Batman,and Spiderman were powerless before the horror of September 11!

A"s a quirk of fate would have it, we are the ones to boast a hero who really did appeare and save his country at the hour of its greatest need- a fero fit for legend but yet real, not myth, not fantasy, not Hollywood, a hero documented visually, through his words, through his works. This a grand luxury for a nation, but apparently, one can grow too accustomed to luxury!

"Napoleon was a nuisance to his neighbors, first fed his nation's arrogance and then drove it to disaster- not once, but twice!

His career ended in defeat and exile. But his people never failed to honor him; undersized and megalomanical he may have been, he nevertheless became the subject of many great works of art.

"So with what great works of art has the artistic Turkish people honored its hero? A lot of expressionless, mass-produced busts and statues... the few good or decent ones were made by foreigners.

"Isn't it true to say that, the more our Mustafa Kemal is pushed behind an expressionless mask, the more he recedes from us? To appreciate his superhuman achievement, is it not necessary to know and approach him as a human first? Then he would sleep within us, ready to awake in the hour of need."

(The phrase of the lip-synch animation: “The power you need is in the noble blood in your veins!”)[1]

"Would it be out of place for animation, that most living of arts, to make an attempt? Are themes such as the defense at Gallipoli, the Great War, the War of Independence, the Reforms too serious for handling with moving pencil lines? We think not, serioasness is not an issue, he was himself not always serious! Mabe it would bee too difficult, maybe that's why it should not be attempted. But if we could, that would be one way to reach the true Mustafa Kemal behind the mask."

(End of narration. The words on the concluding image: “Remember me.”)[2]


[1] This is the last sentence of his “Oration to the Youth”  or "Call to the Youth" (Gençliğe Hitabe). This “Oration” forms the conclusion of his Nutuk, (“The Speech”), which he delivered at the Republican People’s Party (CHP) congress between 15-20 October 1927. Taking more than 36 hours to deliver, it comprises a recapitulation of the War of Independence and the Founding of the Republic. The last section, the "Call to the Youth"  places the burden of “protecting and defending the Republic” on the shoulders of the youth- and there are many young people have taken him at his word in the last few years and braved gas, clubbing, and prison. Once standard reading in Turkish education, the “Oration to the Youth has been taken out of the curriculum in March 2012 by the present government, as indeed was the “Oath”. See "The Oath", 22 September-Eylül 2012.
[2] Atatürk is said to have put this phrase, Beni Hatırlayınız (“Remember Me”) into the text of his “10th Year” speech on October 29th, 1933, and then crossed it out. I understand it still exists in the original draft preserved in the archives of the Presidential Residence. One further interesting parallel with the Lion King: "Remember me" are also the last words of Mufasa's spirit as it disappears. They were taken directly  from Hamlet, the  inspiration for The Lion King, and are the words of the ghost of Hamlet's murdered father to his son.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder