29 Haziran 2012 Cuma

CEM RYAN ON MAY 19th- CEM RYAN VE 19 MAYIS

ENGLISH (Türkçe metin aşağıda)


Mr Cem (pronounced “Gem”, as in precious stone) Ryan was born James Ryan A West Point trained ex-U.S. officer who holds degrees in literature from Columbia University. He has settled in Istanbul for the last decade or so and taken up Turkish citizenship. His letter to President Obama in January 2009 made the rounds on the net and in the opposition press at the time. He has not remained quiet since. His writings can be found in the following web addresses:



He was quick to express his opinions on the government’s shameful attitude towards May 19th. He posted the following on May 11th, 2012.

Cem Ryan

IT’S 19 MAY...KNOW YOUR ENEMY

One of the first things my classmates and I learned at the United States Military Academy at West Point over fifty years ago was taken from an ancient Chinese book called The Art of War by Sun Tzu. “If you know your enemy and know yourself,” he wrote, “you can win a hundred battles without a loss.” The next and equally important thing was “to treat your men as you would treat your sons.”

The incomparable Mustafa Kemal Ataturk knew this in all the dimensions and theaters of strategic thinking: military, political, and social. And he knew that winning the war of independence was only the beginning. Centuries of dictators and ignorance and backwardness had deeply clutching cultural roots, roots that strangled a peoples development. He knew that the dark-minded babblers of superstitious mumbo jumbo did not vanish with the birth of the new republic. And he knew that they and their offspring would long outlive him. He foresaw literally all the dangers for the young nation. He knew its enemies completely.

19 May 1919 was an ending and a beginning. It marks the first day of the ending of centuries of repression and dark-minded ignorance. It also marks the first day of the Turkish war of independence. Like a titan, the 38 year old Mustafa Kemal rose from the sea at Samsun and struck a mighty blow for freedom and national sovereignty. The day signifies the eventual nullification and rejection of hundreds of years of “sharia” governance. It is easy to understand why this holiday is unpopular with this present government that so fixedly stares backward at the “glories” of repressive Ottoman rule. Indeed a prime minister so in love with one book that he never mentions another, a head of government who espouses, caliph-like, that already impoverished families should have even more children (five is now the magic number). Surely this man who never smiles must despise this day, 19 May, a day that celebrates enlightenment, youthful energy, and the genius of a uniquely gifted man, Mustafa Kemal Ataturk.

Mustafa Kemal knew of men like this. That’s why 19 May celebrates the vitality of youth. It shouts out loud that we are the vigorous heirs of a democratic, secular republic, one founded on the enlightened principles of scientific reasoning, not on religious incantations and stale thought. We are a vital, young-minded, open-minded force, brimming with energy. Like him, a man who swam in the same sea with the people at Florya, rowed boats, swung on swings, danced skillfully, a man who rode horses incomparably. When have you seen a politician do any of these things? His so-called advisors put this Turkish prime minister on a horse once. The result? An unforgettably embarrassing, dusty hard landing. Such antics are a measure of how the nation has fallen through the years.


TÜRKÇE

Cem Ryan asıl adı James Ryan olan West Point eğitimli bir Amerikan subayı, sonra da Columbia üniversitesinden mezun bir edebiyatçıyken yaklaşık on senedir İstanbul’a yerleşmiş, Türk vatandaşlığına geçmiş bir yazardır. 2009’da Başkan Obama’ya gönderdiği mektup internette ve hükümet karşıtı Türk basınında dolaştı. O zamandan beri susmamış, yazmaya devam etmiş. Yazılarını aşağıdaki adreslerde bulabilirsiniz.



Hükümetimizin utanç verici 19 Mayıs politikasına da tepkisini vermiş; aşağıdaki yazıyı 11 Mayıs 2011’de internet’te yayınlamıış.

19 MAYIS- DÜŞMANINI TANI

 50 yıldan fazla zaman geçti,  ben ve arkadaşlarıma Birleşik Devletler West Point Askeri akademisinde öğretilen ilk şeylerden biri eski bir Çin kitabından, Sun Zu’nun Savaş Sanatı isimli eserinden alınmıştı: “Düşmanını ve kendini tanırsan hiç kayıpsız yüz savaş kazanırsın.” Bir sonraki, aynı derecede önemli şey de şuydu: “emrinizdekilere oğullarınız gibi davranınız.”

Eşsiz Mustafa Kemal stratejik düşüncenin her boyutu ve alanında bunun bilincindeydi: askeri, politik ve toplumsal. Ve kurtuluş savaşının kazanılmasının işin daha başlangıcı olduğunun da farkındaydı. Yüzyıllardır süregelen diktatörlük, cehalet ve geriliğin derin, kavrayıcı kültürel kökleri vardı, halkın gelişimini boğan kökler. Mustafa Kemal batıl zırvalar mırıldanan karanlık düşünceli insanların cumhuriyetin kuruluşuyla kaybolup gitmeyeceğini biliyordu. Ve yine biliyordu ki onlar ve onların çocukları kendinden çok sonra da varlıklarını sürdüreceklerdi. Genç milletini bekleyen abartısız bütün tehlikelerin farkındaydı. Düşmanlarını tamamen tanıyordu.

19 Mayıs bir sondu ve bir başlangıçtı. Yüzyıllardır süregelen baskının ve karanlık cehaletin sona eriş sürecinin ilk günüydü. Bunun yanında Türk kurtuluş savaşının da ilk günüydü. 38 yaşındaki Mustafa Kemal bir  Samsun’da bir Titan gibi denizden çıkarak özgürlük ve ulusal egemenlik için darbesini indirdi. Yüzyılların “şeriat” yönetiminin etkisizleştirilmesi ve nihayet hepten inkarı o güne bağlıdır. Gözlerini geriye, baskıcı  Osmanlı rejiminin “şanına” saplantı halinde odaklamış olan bugünkü hükümet, doğal olarak bu bayrama sıcaklık duymayacaktır. Gerçekten de, başka hiç bir kitaptan bahsetmemecesine tek bir kitaba aşık bir başbakan, zaten fakir olan ailelerin daha da  çok çocuk (şimdi beş sayısı popüler) sahibi olması gerektiğini halifelere yakışacak bir tavırla buyuran bu başbakan, bu hiç gülmeyen adam,  aydınlanmayı, gençlik enerjisini, ve çok özel niteliklere sahip dahi bir insanı kutlayan bu günden, 19 Mayıs’tan nefret edecektir.

Mustafa Kemal böyle insanların farkındaydı. 19 Mayıs onun için gençliğin diriliğini kutlar, dini zikirler ve bayat düşünceler değil bilimsel mantığın aydınlanmış prensipleri üzerine kurulmuş laik bir cumhuriyetin hayat dolu varisleri olduğumuzu sesli sesli haykırır. Biz capcanlı, zihni genç, düşüncesi açık, enerjisi fışkıran bir gücüz- tıpkı onun gibi, Florya’da halkıyla denize giren, kürek çeken, salıncakta sallanan, ustalıkla danseden, mükemmel ata binen o adam gibi. Böyle bir politikacıyı nerede gördünüz? Bir keresinde sözde danışmanları Türk başbakanını bir atın üstüne koymuşlardı. Sonuç? Unutulmayacak kadar utanç verici, tozlu bir iniş! Böyle soytarılıklar ülkenin yıllardır süregelen düşüşünün bir ölçüsüdür.