Amiral Ertürk bir Sessiz Çığlık eyleminde. |
Emekli Tuğamiral Türker
Ertürk'ün bu yazısı 5 Ağustos 2016'da OdaTV'de yayınlandı.
Ödün vermez kişiliğini ve cesaretini son derece takdir ettiğim ve fikirlerine saygı duyduğum sözlerini evvelden de paylaşmıştım. (Bkz. "Em. Tuğamrl Ertürk'ün Savunması" , 13 Mayıs 2016, ve "IŞİD ya da DAEŞ" 2 Şubat 2015.) Yukarıda bahsettiğim 5 Ağustos tarihli yazısının metni ise aşağıdadır. İngilizce tercümesine ise sayfanın başındaki link'ten ulaşabilirsiniz.
CNN
International’da, Fareed
Zakaria’nın sunduğu GPS programında konuşan Fethullah Gülen;
darbe girişimi ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığını söyledi, 15 Temmuz’da
yaşananları “Hollywood Filmi”ne benzetti ve sahnelenenin bir senaryo
olduğunu söyledi.
Gülen haklıydı, darbe girişimi gerçekten
bir filmdi. Daha doğrusu, “Soğuk Savaş”ın en civcivli dönemi olan
1960’lı yıllardan beri devam eden, senaryosu durum ve şartlara göre güncellenen
bir dizi filmdi. Yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını; Gülen’in 17
yıldır yaşadığı ülkede bulunan üst akıl yapıyor ve vizyona koyuyordu.
DARBENİN
HEDEFİ NEYDİ?
Gülen, bu dizinin hemen hemen en eski
oyuncularındandı! Gülen’in suçladığı ama uzunca bir zaman halvet içinde
olduğu iktidar da bu dizinin 2002’den beri rol verilen oyuncularındandı. Yalnız
bunlar da suçlu değildi! Siyasetten medyaya, iş çevrelerinden bürokrasiye ve
askere kadar birçok insan; üst aklın senaryosunu yazdığı ve sahneye koyduğu bu
dizide, kimisi bilinçsiz, kimisi ise ekonomik çıkarlar veya siyasi ikbal için
zaman içinde rol aldı ve hala almaya devam ediyor.
Uzun soluklu
bu dizinin 15 Temmuz’da izlediğimiz son bölümünde hedef; Türkiye
Cumhuriyeti, kurucu ideolojisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri idi. Darbe
girişimi başarılı veya şimdiki gibi başarısız da olsa; üst aklın hedeflerine
hizmet edeceği öngörülmüş ve Cemaat manipüle edilerek düğmeye
basılmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısız darbe girişimi sonrasında
ne tepkiler verebileceği, bunu fırsata dönüştüreceği ve bunun hedeflerine daha
çok hizmet edeceği de, üst akıl tarafından düşünülmüştü.
BAŞ SORUMLU
KİMDİ?
Türkiye’nin çıkarları ve güvenliği ise; “15
Temmuz Darbe Girişimi”ni yaptırmamaktan ve öncesinde, Cemaatçi yapıyı Türk
Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere, her yerden temizlemekten geçiyordu.
Ama olmadı, oldurulmadı!
Televizyonlara
ve yazılı basına bakıyorum; çok küçük bir bölümü hariç, hala gayri milli ve
gayri ahlaki tavırlar içindeler. Ağırlıkla Cemaat tarafından mağdur
edilenleri ekranlara çıkararak, Gülen’in ne kadar şeytan olduğunu
anlatarak ve sanki iktidarın demokrasi mücadelesi veren bir yapı olduğunu
göstererek; halkı kandırıyorlar, büyük resmi göstermiyorlar ve gösterecek
insanları ekranlara çıkarmıyorlar. Oysa; mağdurların bile mağdur edilmesinin
baş sorumlusu, AKP İktidarı’ydı. Bunu söylemiyorsanız; siz de
mağdur olmanıza rağmen, operasyonun parçası oluyorsunuz demektir.
DARBECİLERE
KİM YARDIM ETTİ?
Sadece “15
Temmuz Darbe Girişimi” ve “Cemaat”; halen iç savaş, bölünme ve
ekonomik çöküş tehlikeleri ile karşı karşıya kalan ve emperyalist planlara
karşı savunmasız konuma düşen Türkiye’nin durumunu tek başına açıklamaya
yetmez.
15 Temmuz
Darbe Girişimi’nin baş sorumlusu; Cemaat’in darbe yapabilecek boyuta
ulaşmasında etken olan sızma faaliyetlerine ve yapılanmasına imkan sağlayan ve
yaptığı gayri hukuki operasyonlara sınırsız destek vererek, yardım ve yataklık
yapan AKP İktidarları’dır.
KİMLER
ALDATILDI VE KANDIRILDI?
Bunları
söylemeden, arkasındaki üst aklın ABD olduğunu ifade etmeden, onun Yeni
Dünya Düzeni (New World Order) ve bu düzeni destekleyen alt projelerden
biri olan BOP’dan (Büyük Ortadoğu Projesi) bahsetmeden yapılan
anlatımlar; cahilcedir, palavradır veya maksatlıdır.
“Aldatıldık
ve kandırıldık” demek,
sorumluluktan kurtarmaz. Eğer kurtarıyorsa, yargılanmaları sırasında darbeciler
de; “Fethullah Gülen saf ve temiz İslami duygularımızı istismar etti, bizi
kandırdı ve aldattı” derlerse ne olacak? Veya “15 Temmuz Darbe Girişimi”nden
hiç farkı olmayan, hatta ve darbenin ilk merhalesi olan “Ergenekon ve Balyoz
gibi gayri hukuki kumpas operasyonlarını beraber kotardık, mahkemeye celp
edilmelerini ve dinlenmelerini istiyoruz” derlerse ne yapılacak?
MENZİLCİLER
VE NAKŞİLER İYİ Mİ?
AKP’nin, demokrasi ve hukuk mücadelesi
verdiği, koca bir yalan. 14 yıldır; demokrasiyi, hukuku, insan haklarını, Cumhuriyetimizin
kurucu ilkelerini ve demokrasinin özellikle İslam ülkeleri için olmaz
ise olmazı olan laikliği aşındırmışlar ve Cemaat’e verdikleri namütenahi
destek nedeniyle, darbeye elverişli ortamı hazırlamışlardır.
Gülen
Cemaati kötü de, Menzilciler
ve Nakşiler mi iyi? Al birini, vur ötekine! Çağdaş insan için tek bir
tarikat vardır; “Bilim Tarikatı”. Cemaat ve tarikatlarda birey
yoktur, aklı ipotek altına alınmış, özgür iradesini yitirmiş ve kolayca
yönlendirilebilen yığınlar vardır. Günümüzde; tüm tarikat ve cemaatlerde,
siyaset de dahil, güç, para ve seks üçlüsünden en az biri
vardır.
“15 TEMMUZ”,
GEÇMİŞ DARBELERE BENZER Mİ?
Askeri
Liseleri kapatacaksınız ama; Harp Okulları’na girmeleri için, din
hizmeti vermek üzere kurulan meslek liselerinin önünü açmaya çalışacaksınız.
Kusura bakmayın ama, bunu iyi niyetle açıklamanın imkanı yoktur. Türk
Silahlı Kuvvetleri’ne “Siyasal İslam”ın hiçbir versiyonu
girmemelidir.
15 Temmuz
Darbe Girişimi; “Siyasal İslamcı”, gerici ve irticai bir kalkışmadır ve
geçmiş darbelerin hiçbirisine benzemez. Üzerlerinde üniforma olması, bu
gerçeği değiştirmez. Bu darbe girişiminin esas hedefi AKP İktidarı
değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisiydi. Geçmiş darbelerin
hedefi ise, siyasi iktidarlardı. Eğer darbe girişimi başarılı olsaydı;
kurulacak hükümette en çok bakan AKP içinden olacaktı, hatta Başbakan
bile!
Saygılar
sunarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder