TÜRKÇE
19 Mayıs
1919- öğrencilik günlerimizde ezberlediğimiz bir tarih.
O tarihle ilintili olarak aklımızda kalan
sözcükleri hatırlayın.
“Geldikleri gibi giderler!” (13 Ekim 1918,
Haydarpaşa garı rıhtımında)
“Birşey mi
yapacaksın Kemal!” “Evet paşam, birşey yapacağım!” (14 Mayıs 1919’da Mustafa
Kemal ile Cevat Paşa arasında geçen konıuşma.)
“Bandırma” gemisi ile yolculuk! (15-19 Mayıs
1919)
19 Mayıs’ta
Mustafa Kemal’in Samsun’a "ayak basması".
“Dağ başını duman almış”! (O günlerin marşı!)
Sonra Erzurum
ve Sivas kongreleri, telgraf, Kuvva-yı Milliye, ilk meclis,Çankaya, İnönü savaşları, Sakarya, Dumlupınar...! Bu
kelimelerin hepimiz için birşeyler ifade etmesi anlamlı değil miydi?
Fransız için
Bastille, 14 Temmuz, Belfort (mükemmel bir anıtı vardır) Amerikalı için Valley
Forge, Gettysburg, Alamo (“Remember the
Alamo!”- “Alamo’yu Hatırla!” deyişi), Pearl Harbor (Franklin Roosevelt’e göre
“Day of Infamy”- “Menhus Gün”), Iwo
Jima (onun da mükemmel bir anıtı vardır!) İngiliz için Waterloo (adına bir gar
var), 1588’de “Yenlmez Armada”’yı
yenmeleri, Dunkirk’de yenilgi içindeki düzen ve özverileri haklı gurur
vesilesidir. Hele "Battle of Britain"’i hiç unutmazlar, İngiliz pilotlarının
ülkelerini havadan işgale teşebbüs eden Almanları durdurmaktaki başarılarını kutlayan
Churchill’in “hiçbir zaman bu kadar çok insan bu kadar az kişiye bu kadar çok
şey borçlu olmamıştı” sözleri İngiliz altşuuruna işlemiştir. Ruslar için
Napolyon’un Moskova seferi, daha sonra Stalingrad, Avustralya ve Yeni Zelanda
için Gallipoli- yani bizim Çanakkale- bunlar o milletlerin milli şuurlarını
oluşturucu destanlaşmış tarihsel olaylardır, kimse de çıkıp bunları unutturmaya
teşebbüs edemez, ederse de alır cevabını!
Yenilgileri
insanlık suçlarıyla ağırlaşmış Almanlar bile unutmak, unutturulmak istemezler.
Yerlebir olan Dresden’e eski ihtişamını vermek onlar için ne kadar duygulu bir
zamandı, ben şahidim.
Peki bize ne
oluyor? Ya da ne oldu?
Kurtuluş
mücadelemizin ilk adımını Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da
Samsun’a ayak basmalarıyla özdeşleştirmemiş miydik? Atatürk bu bayramı gençliğe
armağan etmemiş miydi? (20 Haziran 1938’de çıkan bir kanunla!)
Bu bayram
1981’den beri aynı zamanda “Atatürk’ü anma” bayramı değil miydi? (Evet, bu 12
Eylül döneminde alınmış bir karar. N’olmuş?) Bu kararın dayanağı da, Atatürk’ün
bir söyleşi sırasında “ben 19 Mayıs’ta
doğdum!” demiş olması değil miydi?
Ve Türkiye
Cumhuriyeti hükümeti 2012’de bayramın eskisi gibi kutlanmayacağı, geleneksel
Samsun-Ankara bayrak koşusunun da artık yapılmayacağı müjdesini verdi. Sıhhi sebeplerden!
(Gençler üşüyormuş!) Bir de vatandaşa külfet olmasın diye!
(Ama “Avrupa Birliği
Bakanlığı” cep telefonuma bir mesaj göndererek “Avrupa Birliği Günümü”
kutladı!)
30 Ağustos’u,
29 Ekim’i yedikleri, 23 Nisan’ı da sakat ettikleri gibi. (TRT Uluslararası
Çocuk Şenliği’ni gördünüz mü? Dünyanın dört ucundan gelen çocukların
gösterilerini 45 saniyeye sıkıştırmaları da, herhalde, aman misafir çocuklar
yorulmasınlar diyedir! Ama minik Mevlevilerimizin uzunuzadıya dönüp
durmalarında bir sıhhi sakınca görmediler herhalde.)
Neyse ki
duyarlı oldukları kadar atak bazı vatandaşlar meseleyi yargıya götürdüler de
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 Mayıs’la ilgili sıhhatimizi gözeten genelgesinin
yürütmesi durduruldu! Şimdi hükümet cephesinde bir “çevir kazı yanmasın” tavrı
var ama iyi niyetlerinden şüphe etmemi anlayışla karşılasınlar, sözleriyle,
davranışlarıyla pek güven telkin etmiyorlar.
Ben çizgi
filmciyim! Bizim dünyamızda iyi iyidir, kötü de kötü. İyiler kazanır, kötüler
de- baştan ne kadar güçlü gözükürlerse gözüksünler- sonunda hak ettiklerini
bulurlar.
Bizim
dünyamızda karaktersizliğe yer yoktur, Duruma göre kalıp değiştirmek büyüklerin
dünyasında var. Bizim filmlerimizin kahramanları önce kendilerine güvenmeyi
öğrenirler, hatalarından sıyrılırlar, mücadelelerini kazanırlar, sonra ne Shere
Khan kalır, ne Scar, ne Jaffar ne de Clayton.
Onun için
hepinizin
19
Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor bayramını kutlarım.
Ve yeri gelmişken de milli marşımızın ilk kelimesini
burada tekrarlamak isterim:
KORKMA..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder