18 Mayıs 2012 Cuma

19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA; GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI


TÜRKÇE

19 Mayıs 1919- öğrencilik günlerimizde ezberlediğimiz bir tarih.

 O tarihle ilintili olarak aklımızda kalan sözcükleri hatırlayın.

 “Geldikleri gibi giderler!” (13 Ekim 1918, Haydarpaşa garı rıhtımında)

“Birşey mi yapacaksın Kemal!” “Evet paşam, birşey yapacağım!” (14 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal ile Cevat Paşa arasında geçen konıuşma.)

 “Bandırma” gemisi ile yolculuk! (15-19 Mayıs 1919)

19 Mayıs’ta Mustafa Kemal’in Samsun’a "ayak basması".

 “Dağ başını duman almış”! (O günlerin marşı!)

Sonra Erzurum ve Sivas kongreleri, telgraf, Kuvva-yı Milliye, ilk meclis,Çankaya,  İnönü savaşları, Sakarya, Dumlupınar...! Bu kelimelerin hepimiz için birşeyler ifade etmesi anlamlı değil miydi?

Fransız için Bastille, 14 Temmuz, Belfort (mükemmel bir anıtı vardır) Amerikalı için Valley Forge, Gettysburg,  Alamo (“Remember the Alamo!”- “Alamo’yu Hatırla!” deyişi), Pearl Harbor (Franklin Roosevelt’e göre “Day of Infamy”-   “Menhus Gün”), Iwo Jima (onun da mükemmel bir anıtı vardır!) İngiliz için Waterloo (adına bir gar var),  1588’de “Yenlmez Armada”’yı yenmeleri, Dunkirk’de yenilgi içindeki düzen ve özverileri haklı gurur vesilesidir. Hele "Battle of Britain"’i hiç unutmazlar, İngiliz pilotlarının ülkelerini havadan işgale teşebbüs eden Almanları durdurmaktaki başarılarını kutlayan Churchill’in “hiçbir zaman bu kadar çok insan bu kadar az kişiye bu kadar çok şey borçlu olmamıştı” sözleri İngiliz altşuuruna işlemiştir. Ruslar için Napolyon’un Moskova seferi, daha sonra Stalingrad, Avustralya ve Yeni Zelanda için Gallipoli- yani bizim Çanakkale- bunlar o milletlerin milli şuurlarını oluşturucu destanlaşmış tarihsel olaylardır, kimse de çıkıp bunları unutturmaya teşebbüs edemez, ederse de alır cevabını!

Yenilgileri insanlık suçlarıyla ağırlaşmış Almanlar bile unutmak, unutturulmak istemezler. Yerlebir olan Dresden’e eski ihtişamını vermek onlar için ne kadar duygulu bir zamandı, ben şahidim.

Peki bize ne oluyor?  Ya da ne oldu?

Kurtuluş mücadelemizin ilk adımını Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmalarıyla özdeşleştirmemiş miydik? Atatürk bu bayramı gençliğe armağan etmemiş miydi? (20 Haziran 1938’de çıkan bir kanunla!)

Bu bayram 1981’den beri aynı zamanda “Atatürk’ü anma” bayramı değil miydi? (Evet, bu 12 Eylül döneminde alınmış bir karar. N’olmuş?) Bu kararın dayanağı da, Atatürk’ün bir söyleşi sırasında  “ben 19 Mayıs’ta doğdum!” demiş olması değil miydi?

Ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti 2012’de bayramın eskisi gibi kutlanmayacağı, geleneksel Samsun-Ankara bayrak koşusunun da artık yapılmayacağı müjdesini verdi. Sıhhi sebeplerden! (Gençler üşüyormuş!) Bir de vatandaşa külfet olmasın diye!

(Ama “Avrupa Birliği Bakanlığı” cep telefonuma bir mesaj göndererek “Avrupa Birliği Günümü” kutladı!)

30 Ağustos’u, 29 Ekim’i yedikleri, 23 Nisan’ı da sakat ettikleri gibi. (TRT Uluslararası Çocuk Şenliği’ni gördünüz mü? Dünyanın dört ucundan gelen çocukların gösterilerini 45 saniyeye sıkıştırmaları da, herhalde, aman misafir çocuklar yorulmasınlar diyedir! Ama minik Mevlevilerimizin uzunuzadıya dönüp durmalarında bir sıhhi sakınca görmediler herhalde.)
Neyse ki duyarlı oldukları kadar atak bazı vatandaşlar meseleyi yargıya götürdüler de Milli Eğitim Bakanlığı’nın 19 Mayıs’la ilgili sıhhatimizi gözeten genelgesinin yürütmesi durduruldu! Şimdi hükümet cephesinde bir “çevir kazı yanmasın” tavrı var ama iyi niyetlerinden şüphe etmemi anlayışla karşılasınlar, sözleriyle, davranışlarıyla pek güven telkin etmiyorlar.

Ben çizgi filmciyim! Bizim dünyamızda iyi iyidir, kötü de kötü. İyiler kazanır, kötüler de- baştan ne kadar güçlü gözükürlerse gözüksünler- sonunda hak ettiklerini bulurlar.

Bizim dünyamızda karaktersizliğe yer yoktur, Duruma göre kalıp değiştirmek büyüklerin dünyasında var. Bizim filmlerimizin kahramanları önce kendilerine güvenmeyi öğrenirler, hatalarından sıyrılırlar, mücadelelerini kazanırlar, sonra ne Shere Khan kalır, ne Scar, ne Jaffar ne de Clayton.

Onun için hepinizin

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor bayramını kutlarım.

Ve yeri gelmişken de milli marşımızın ilk kelimesini burada tekrarlamak isterim:

KORKMA..!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder