Yıllar ilerledikçe bölgemizde yaşanılan rahatsızlıkların arkasında küresel menfaat odakları olduğu, bunların merkezinde ise ABD, onun yörüngesinde dönen güçlü batı devletleri, perde arkasında da çokuluslu şirketler, finans
ABD'nin Suriye'de varlığının bahanesi canavar terör örgütü İŞİD, ama onun bile bir ABD/ İsrail projesi olduğu da
İdlib savaşın kucağında. Mülteciler Türkiye'ye (Görüntü medyadan.) |
Fakat mesele Suriye ile kalmıyor- casus Lawrence'den beri Ortadoğu'nun hikâyesi bu! Şimdi geriye dönüp made in ABD, RAND Corporation ürünü Erdoğan-Gülen ittifakının bize yaşattığı Ergenekon ve Balyoz kâbusunu hatırladıkça ABD'nin ne kadar güvenilmez, arkadan vuran bir müttefik olduğunu unutmamız mümkün değil. Bugün Türkiye'de Putin'in çok takdir edilen bir lider olması hiç şaşırtıcı değil, Erdoğan'ın Rusya'ya yaklaşması ve ABD'yı darıltmak pahasına Rus füzeleri satın alması da geniş çapta kabul gördü. Yalnız şunu unutmamalı ki Rusya da bütün devletler gibi kendi menfaatlerini ön planda tutar; yakınlaşmayı enayilik noktasına getirmemek gerekir, NATO müttefiklerimizle yaptığımız hataya döneriz yoksa.
Ülkemiz dahil yaşadığımız coğrafyanın vekâlet savaşlarına bir arena hâline geldiğini hepimiz anladık, ama kaçımız provokasyonlardan etkilenmeyecek kadar bilinçli ve soğukkanlı olabiliyoruz? Dolduruşa gelince duygularımıza, hiddetimize yeniliveriyoruz. Gülen'le yolunu ayırdığından beri Erdoğan köktendinci, Osmanlıcı, Cumhuriyet karşıtı söylemlerini hafifleterek ve vatanperver, milliyetçi, hatta Atatürkçü bir görünüm da sergileyerek yurtsever ve lâik çevrelerin korkularını yatıştırdı. Fakat başta Erdoğan ve muhalefet lideri Kılıçdaroğlu olmak üzere siyasilerin mahalle ağzıyla atışmaları siyasi prim için halkı birbirine karşı tetikleyen tehlikeli bir oyun. Basın da sürtüşmeleri sorumsuzca dev aynasında büyütüyor.
Bölge barut fıçısı, ya da infilak halinde. Suriye iç savaşı devam ediyor, mülteciler Türk hududuna kaçışıyor. Lübnan
Irak, Kasım 2019. (Görütü medyadan.) |
Türkiye'de toplumun fay hatları 2013'te Gezi olaylarıyla kırıldı ve halâ Gülen'le ortak olan, ABD'ye hizmet eden AKP'yi ve Erdoğan'ı ciddi şekilde salladı. Mayıs 2013'te Erdoğan Beyaz Saray'da onur konuğuydu, Gezi olayları birkaç gün sonra patlak verdi. (O senenin olaylarını 27 Aralık 2013 tarihli "Gezi Yılını Kapartırken" başlıklı yazımda özetledim.) ABD'nin Türkiye'yi dönüştürme, lâik cumhuriyeti tasfiye ederek uysal
Erdoğan ve Gülen, geçmiş zaman olur ki... (Görüntü medyadan.) |
2013 sonbaharında Gezi direnişini canlandırmak için bir teşebbüs oldu, ama artık muhalefet CHP oyuna girmiş, Kürt bağımsızlığı davasını Gezi'ye bağlamaya çalışıyordu- bu da Gezi direnişini başlatıp yürüten halkın beklentilerini aksetmiyordu. (Buna 23 Eylül 2013 tarihli "Turkish Protest Rocks" başlıklı yazıda değindim, ama derinlemesine girmedim. Türkçesi yok.) ABD daima bağımsız bir Kürt devleti istemiştir, ve AKP'nin en önemli misyonlarından biri bunu
Kürt şarkıcı Şivan Perver ve Irak Kürt Yönetimi başkanı Mesut Barzani, ikisi de paramiliter kıyafetli, Başbakan Erdoğan ile Kasım 2013'te Diyarbakır'da. (Görüntü medyadan.) |
Müteakip aylarda Erdoğan Gülen'le yollarını sert bir şekilde ayırdı, Beyaz Saray da buna paralel olrak Erdoğan'dan uzaklaştı. Kılıçdaroğlu'nun CHP'si Türkiye'de iktidar yarışında destek karşılığında ABD'nin isteklerini yerine getirebileceği sinyalleri vermeye başladı.
Erdoğan'ın AKP'si eski günahlarına mesafe koymaya başladı, bazen inkâr etti, bazen özür dilemeye varan ifadeler kullandı. (Bkz.: "Hatasız Kul Olmaz", 12 Şubat 2014). Toplum
Operasyonlardan sonra Diyarbakır Sur, 2017. (Görüntü medyadan.) |
Genelde halkımız PKK'yı Kürt vatandaşlarından ayrı tutar, birbirleriyle karıştırmaz- bu batılı dostlarımızın göstermediği bir incelik. Toplumumuzda genelde Kürtler dışlanmaz, karşılıklı evlenmeler de olağandır. Provokasyon olmadıkça huzurlu bir beraberlik mümkün. Ama 2014'e dönelim.
Çok geçmeden Ergenekon ve Balyoz kumpas kurbanları özgürlüklerine kavuştu, bu sefer yargıya, polise, orduya sızan, basına çöreklenen Fetöcüler takibata uğramaya başladılar. Kimi kendilerini hapiste buldu, kimi kaçtı. Orduda kalanlar 15 Temmuz 2014'de bir darbeye teşebbüs ettiler. Erdoğan'ın destekçileri sokaklara döküldü, ama sadece onlar değildi sokaklara dökülen. Halk darbeye karşı durdu ve silahlı kuvvetler içinde Gülen cemaatine mensup olmayan askerler darbe teşebbüsünü sona erdirdi. O gece çok kan döküldü
15 Temmuz 2019- kanlı darbe gecesi. (Görüntü medyadan.) |
Düşmanlarımızın en çok istediği şey, birbirimizle düşmemiz- o zaman bizimle istedikleri gibi oynayabilirler. Sağ-sol çatışmasını hatırlayın, sonra dinci-lâik, cumhuriyetci-Osmanlıcı, Alevi-Sünni..! Ve bir milletin aslında bir aile olduğunu hatırlayın- hiçbir aile ferdi bir diğerine benzemez ama birlik ve dayanışma vardır. Yaşadığımız coğrafya da mahallemizdir, komşunun evindeki huzursuzluk bize de zarar verir.
Kışkırtma olacaktır. Her zaman olmuştur. Önemli olan dolduruşa gelmemektir.
Büyük bir insan vaktiyle "yurtta sulh cihanda sulh" demişti.
Bunun için yüreklerimizde de sulh olması gerekir!
Hepimize mutlu yıllar!
Bu seneki yeni yıl mesajımız. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder