5 Ocak 2019 Cumartesi

2019

 TÜRKÇE: (For English, please scroll down.)

Dini inanç ve duygulara bu kadar bağlılık iddiasında olan bir partinin Türkiye'de başını alıp giden çılgın materyalizmin bu kadar arkasında durmuş olması ilginç bir tezat değil mi? 17 senelik AKP döneminde bir yandan alışveriş merkezleri mantar gibi biterken insanlar da harcamaya özendirildi- yedekte parası olmayanlar bile bu oyunu oynayabilsin diye bankalar kredi kartı yağdırdı. Bu bolluk gösterisinin finansmanı için hükümet senelerce milli kaynak ve kurumları sattı, neredeyse satacak
Osmanlı arması öyle özlemleri olanlar arasında çok
popüler. Sağda satılık bir cep telefonu muhafazası.
(Görüntü kendi objektifimden.)
birşey kalmayana kadar. Yaydığı Yeni Osmanlıcı kibir sayesinde hükümet güçlü bir geçmişe dönüş hâyali yaratırken ülke bunun bedelini ödeyebilmek için gittikçe daha dışarıya, çeşme başlarını tutan devletlere ve menfaat odaklarına bağımlı hâle geldi. (Bkz.: "İskambil Kâğıdından Gökdelen", 2 Eylül 2018.)


Yeni yaşam tarzımız bizi sarhoş etti, güçlülük hayâlleriyle ipnotize olduk, ama bir yandan beğenmediğimiz herşey için rakip partiyi suçlamayı ihmâl etmedik. Fakat görmedik ki hep birlikte çirkinleşiyorduk. Atatürkçüler AKP'yi yobaz bir İslâmcılıkla suçlayarak nefret ederler ama  köşeyi dönme hâyalleriyle AKP'nin "Kentsel Dönüşüm" programına tereddütsüz koşuşturdular. (Hani binaları yıkıp üç kat daha yüksek yaparak depreme karşı tedbir alma iddiasındaki rant projesi!) Yüksek binalardan ve tıkanmış trafikten oluşmuş bir cehennem yarattık, ve bunun cennet olduğuna kendimizi inandırabildik. (Bkz.: "2018- Quo Vadis", 21 aralık 2017.)


"Açık" lâik ile "kapalı" İslamcı arasındaki ideolojik çekişme bitmiş, asgaride birleşmişler: kapitalist sitemin pazarladığı kibirli bir yapmacık sınıf atlama.
(Görüntü kendi objektifimden.)
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a cambaz ipinde yürümek düşüyor. Bir yandan Suriye'nin birliği ve bağımsızlığı konusunda ABD'ye karşı dik durması gerekiyor (yoksa ABD'ye, aynı zamanda İsrail'e ve Avrupa'ya kalırsa Türkiye
sınırında bir Kürt devleti kurulacak ve Türkiye'ye göre bu PKK terörünün artarak devamı anlamına gelir) ama bir yandan da
tekleyen ekonomimiz bizi karşılarında dik durmamız gereken güçlerin insafına bırakıyor. Ayrıca Erdoğan aynı anda hem ekonomimizin sağlıklı, devletimizin güçlü olduğu inancını ayakta tutmaya çalışmak, hem de o ekonomiyi kurtarmak için dayanışma çağrısında bulunmak durumunda. 

Bu seneki yeni yıl mesajımıza konu olarak ekonomiyi seçtik, çünkü çok güncel. Bugün düştüğümüz durumda kabahat bizim, gidişatın sonu da belliydi! Resmimizde eleştirdiğimiz sadece tüketim alışkanlıklarımız, iptilâ hâline gelen lükslerimiz değil. Hatırlatmak istedik ki artık kendi ürettiğimiz çok az şey var ! Tamam, bazı markalar uluslararası ve bütün dünyada pazarlanıyor, ama bazı şeyleri üretmekten kendimiz vazgeçiverdik. Türk tütünüyle tanınan Türkiye'nın artık kendine ait bir sigara markası yok! Bizim tütünümüzü sarıp paketleyip daha yüksek fiyata bize gerisingeri satıyorlar, biz de yakıp dumanını havaya salıyoruz. Tekstil ile tanınırken uygun fiyata kumaş üreten devlet kuruluşu Sümerbank'ı bu hükümet kapattı.

Resimdeki karakterler için özellikle AKP seçmen tiplerini koyduk çünkü (a) bizi olmayan paramızla zengin gibi yaşamaya teşvik eden, milli varlıklarımızı satıp savurtarak bizi borca batıran neo-liberal politikanın sadık uygulayıcısı AKP idi (b) AKP'nin bir yandan imanlı İslam, bir yandan güçlenen yeni Osmanlı illüzyonlarına inanan, ama bu arada ülkenin ne kadar
güçsüzleştiğini göremeyen AKP seçmenidir ve (c) halkı enflasyon canavarına karşı topyekün mücadeleye çağıran da AKP'dir.

Ama artık itham etme vakti geçti; ne hükümeti, ne de siyasi eğilimleri ne olursa olsun halkımızı suçlarız. Sadece durumun ne olduğunu gösteriyoruz, o kadar, bu da kurtuluşumuzun yolunu anlamamıza yeter: daha az mal canlılık, daha az sahte iman, daha az pahalı marka merakı, daha çok yerli üretim, daha fazla kendi kendimize yetme, iyi bir emeğe hakça bir yevmiye!



ENGLISH:

Rampant materialism has been fostered in Turkey by a religiously oriented party that makes a big fuss about piety- ironic isn't it? It is during the 17 year AKP rule that shopping centers and highrises have sprung up like mushrooms, and people have been encouraged to spend- banks raining credit cars on them to make sure they play along even without funds in reserve. To finance this show of affluence, the government has been selling off national assets over the
The Ottoman coat of arms has grown highly popular
among those who have that kind of a longing.
On the right: a cell phone case on sale. 
(Image from my own camera.)
years, so that there's hardly anything left to sell. Buoyed by the neo-Ottoman arrogance it propagates, the government maintains a myth of a return to glory while in fact the cost of all this show of luxury and power have made the country ever more dependent, ever more at the mercy of the states and centers of interest that hold the fountainheads. (See: "House of Cards", 23 Ağustos-August 2018).


As we grew drunk with the new lifestyle, hypnotized with illusions of greatness, all the while accusing the other political party for what we took to be wrong, we did not see how ugly we were all getting. The Kemalists detest the AKP for its retrograde Islamist agenda, but they did not hesitate to rush to benefit from AKP's "Urban Renewal" program (a thinly disguised money making scheme, knocking down older buildings to build "safer" ones, three times as high). We have built a hell of highrises and deadlocked traffic, and managed to believe it's paradise. (See. "2018-Quo Vadis", 21 Aralık-December 2017) 


The "closed" Islamist and "open" Kemalist have made truce, having found their common denominator in a pseudo-sophisticated haughtiness as marketed by the capitalist system.
(Image from my own camera.)
Now President Erdoğan must walk a tightrope- maintain a defiant stance against the US on the matter of Syrian unity and independence (the US- and also Israel and the West in general wish a Kurdish state in the north, along the Turkish frontier, which Turkey sees as a recipe for the accelerating continuation of PKK terror) while the faltering economy puts the country at the mercy of the very powers against which we have to maintain that defiant stance. Erdoğan must propagate the illusion of a sound economy and a powerful state while at the same time asking for the nation to rally together to save that very same economy.

We chose the economy as the theme of our seasonal greeting this year because it is so topical. The sorry state of the economy is our own doing- and a downfall that was totally predictable! The drawing is not just a criticism of our consumerism, our addiction to the luxuries we have grown used to, but also a reminder that we hardly produce any of it ourselves! Never mind that some are international brands that are marketed all over the world, there are others we have simply given up on. For a land famous for its tobacco, we no longer have a domestic cigarette brand! We buy back our tobacco at a higher price, rolled up and packaged, and then let it go up in smoke. We were known for our textiles, but this government closed down the venerable state-run Sümerbank, which produced quality materials at an affordable price. 


For the characters in the drawing we intentionally chose AKP types because (a) it was the AKP that insisted on the neo-Liberal policies that created the illusion of wealth while offering national resources and institutions to all bidders and sinking the country into debt, (b) it is the AKP electorate that believes in the illusion of Islamic piety and a neo-Ottoman
"United Struggle against Inflation."
regeneration that the AKP fosters, remaining blind to how feeble the country is becoming and (c) it is the AKP government that is asking the nation to rally together to fight the monster of inflation.


But we are past pointing fingers now; we are not accusing the government or the population, whatever the political conviction. We are just showing the state of affairs as they stand- and that itself shows the way to salvation: less materialism, less fake piety, less obsession with expensive brand names, more domestic production, more self sufficiency, and a fair pay for a fair day's work!