Uzun zamandır yeni bir makâle yayınlamadım- yazmış olduklarımı tamamlayamıyorum. Sıkıldım, içim daraldı ve kendi asıl ilgi alanıma dönmek, ona vakit ayırmak istiyorum. 1915 hakkında hazırladığım ve 2015 içinde yayınlamak istediğim bir makale bitmemiş vaziyette bekliyor. En son Em. Tuğamiral Türker Ertürk'ün savunmasını yayınlamıştım, kendi isteğiyle. (Bkz. "Emekli Tuğamrl Ertürk'ün Savunması", 13 Mayıs 2015).
Çok takdir ettiğim Em.Tuğamiral Ertürk 2014 Cumhuriyet Bayramı akşamı Bağdat Caddesi Forumu'nda, hem hükümeti hem de muhalefeti eleştiriyor.
(Görüntü kendi objektifimden.)
Bugün de Amiral Ertürk'ün günümüzde çok adı geçen İşid, ya da son zamanlarda tercih edilen adıyla Daeş hakkındaki görüşlerini paylaşmayı uygun gördüm.
(İlk Kurşun gazetesi, 23 Ocak 2016, aynı zamanda bkz.
MİSYONU BİTMEDEN ASLA
Arapça kısaltması DAESH (Dawlat al-İslamiyah f’al-Iraq wa belaad al-Sham), Türkçe okunuşu ile DAEŞ, İngilizcesi ile ISIL (Islamic State of Irak and The Levant) ve Türkçesi ile IŞİD (Irak Şam İslam Devleti); devlet olma iddiası bulunan bir örgüt. Hem de ne örgüt! Adeta bir süper güç!
İsminden de anlaşılacağı gibi IŞİD’in amacı; Irak ve Şam coğrafyası üzerinde ‘Sünni – Selefi bir İslam Devleti’ kurmak. Buradaki Şam; Suriye’nin başkenti olan Şam değil. Bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’i içine alan coğrafyanın adıdır Şam. Zaten Osmanlı’da da bu bölgenin adı Şam’dı. Bizim Şam dediğimiz başkentin Arapça adı Dımaşk, uluslararası alanda bilinen adı ise Damascus’tur. Sanırım bizden başka bu şehre Şam diyen yok.
Yedi Düvele Meydan Okuyor
Bugün itibarıyla IŞİD; Irak ve Suriye merkezi güçleriyle, ABD, Rusya, Fransa, Türkiye, İran, Ürdün, Suudi Arabistan, Hizbullah, PKK ve PYD dahil, herkesle savaşıyor ama sırtı yere getirilemiyor. Gerçekten, yedi düvele meydan okuyor. Hatta, küresel güç olma yolunda. Artık Afrika’da, Kafkasya’da, Avrupa’da ve Asya-Pasifik bölgesinde, Endonezya ve Malezya’da var ve operasyon yapıyor.
IŞİD’in de aralarında bulunduğu radikal İslami örgütlerin temeli, 1980’li yılların başlarına ve Afganistan’a uzanır. Sovyetler Birliği; Afganistan’daki Marksist hükümetin daveti üzerine, 24 Aralık 1979’da bu ülkeye girer. Soğuk Savaş (1947-1990) sürmektedir ve nükleer dehşet dengesi vardır. Bu yüzden ABD; direkt olarak değil, vekilleri vasıtası ile Sovyetler Birliği’ne savaş açar. İslamcı Mücahitlere ve El Kaide’ye silah, cephane, eğitim ve lojistik de dahil her türlü imkan sunulur. Afganistan’ın komşusu Pakistan, ileri üs olarak kullanılır. Bu süreçte İslam radikalleştirilir. Çünkü; radikalleşen mücahit, ölmeye ve öldürmeye daha kolay motive olur. Ölümü cennete ulaşmak olarak gören ve ölümden korkmayan savaşçı ile savaşmak gerçekten zordur.
Sylvester’a Namaz Kıldırdılar
Afganistan’da, Sovyetler Birliği’ne karşı yapılan vekalet savaşı, tam olarak 9 yıl sürdü. Savaş sırasında psikolojik operasyon kapsamında çekilen bir filmde Hollywood; aktör Sylvester Stallone’ye Tora Bora dağlarında namaz bile kıldırdı. Sonunda Sovyetler Birliği; verdiği büyük kayıplar nedeniyle, Mihail Gorbaçov döneminde, 1989’da Afganistan’dan tamamen çekildi. Sovyetler Birliği, Afganistan’da 15 bin ölü verdi. Bu savaş bardağı taşıran son damla olarak; Sovyetler Birliği’nin sonunu da getirdi, iflas ettirdi ve çözülmesine neden oldu.
Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra gelen canım cicim ayları 10 yıl sürdü. Artık dünya tek kutuplu hale gelmişti ve tek süper güç vardı. Bu düzenin sonsuza kadar devamı isteniyordu. Bu maksatla; hegemonyaya direnen güçler ezilecek, dünyanın merkezi konumunda bulunan ve enerji bakımından zengin olan Ortadoğu, siyasi haritası ve rejimleri ile yeniden dizayn edilmek üzere istikrarsızlaştırılacaktı.
Canım Cicim Yılları
Ayrıca; küresel güç olma potansiyeli olan Çin ve Rusya, aynen Sovyetler Birliği’ne uygulanan yöntemlerle çökertilecekti. Bu yöntemler; kuşatma, çevresini ve içini istikrarsızlaştırma, silahlanma yarışına sokarak kaynakları verimsiz alanlarda tükettirme ve masraflı askeri operasyonların içine çekme olarak özetlenebilir. Diğer taraftan; yeni dönemin düşmanı, komünizm yerine artık ‘Radikal İslam’dı. Düşman olmadan, Batı ve NATO bir arada tutulamazdı.
‘Canım Cicim Yılları’ olan 10 yıl bizim için, hatta dünyanın çok büyük bir bölümü için “lay lay lom” ile geçerken, ‘Okyanusun Ötesi’; Sovyetler Birliği’nin çökme faraziyesine göre, daha önce hazırladığı planların üzerinde çalıştı, bazılarını revize etti ve 11 Eylül 2001 saldırısından sonra düğmeye bastı.
Misyonu Bitmeden İşini Bitirmezler
Bugün itibarıyla; yaklaşık 14,5 yıldır, zaman zaman hafifleyen ve sertleşen III. Küresel Savaş’ın içindeyiz. Bu savaşta; top, tüfek, tank, füze, savaş uçağı ve harp gemisi var ama asli unsur değil. Bu savaşta; psikolojik harekât, toplumsal mühendislik, medya operasyonları, ekonomik manipülasyonlar, STK’lar, terör örgütleri, siyasi partilerin lider ve yöneticileri asli unsur olmuştur. Bu nedenle; ülkeniz işgal edildiği halde, kendinizi hür ve bağımsız zannedebilirsiniz.
Şimdi anlatabildik mi; IŞİD niye bu kadar güçlü, her yerde var ve yedi düvele meydan okuyor? Çünkü, arkasındaki güçlü! Misyonu bitmeden, asla işini bitirmezler.
Arapça kısaltması DAESH (Dawlat al-İslamiyah f’al-Iraq wa belaad al-Sham), Türkçe okunuşu ile DAEŞ, İngilizcesi ile ISIL (Islamic State of Irak and The Levant) ve Türkçesi ile IŞİD (Irak Şam İslam Devleti); devlet olma iddiası bulunan bir örgüt. Hem de ne örgüt! Adeta bir süper güç!
İsminden de anlaşılacağı gibi IŞİD’in amacı; Irak ve Şam coğrafyası üzerinde ‘Sünni – Selefi bir İslam Devleti’ kurmak. Buradaki Şam; Suriye’nin başkenti olan Şam değil. Bugünkü Suriye, Lübnan, Ürdün ve İsrail’i içine alan coğrafyanın adıdır Şam. Zaten Osmanlı’da da bu bölgenin adı Şam’dı. Bizim Şam dediğimiz başkentin Arapça adı Dımaşk, uluslararası alanda bilinen adı ise Damascus’tur. Sanırım bizden başka bu şehre Şam diyen yok.
Yedi Düvele Meydan Okuyor
Bugün itibarıyla IŞİD; Irak ve Suriye merkezi güçleriyle, ABD, Rusya, Fransa, Türkiye, İran, Ürdün, Suudi Arabistan, Hizbullah, PKK ve PYD dahil, herkesle savaşıyor ama sırtı yere getirilemiyor. Gerçekten, yedi düvele meydan okuyor. Hatta, küresel güç olma yolunda. Artık Afrika’da, Kafkasya’da, Avrupa’da ve Asya-Pasifik bölgesinde, Endonezya ve Malezya’da var ve operasyon yapıyor.
IŞİD’in de aralarında bulunduğu radikal İslami örgütlerin temeli, 1980’li yılların başlarına ve Afganistan’a uzanır. Sovyetler Birliği; Afganistan’daki Marksist hükümetin daveti üzerine, 24 Aralık 1979’da bu ülkeye girer. Soğuk Savaş (1947-1990) sürmektedir ve nükleer dehşet dengesi vardır. Bu yüzden ABD; direkt olarak değil, vekilleri vasıtası ile Sovyetler Birliği’ne savaş açar. İslamcı Mücahitlere ve El Kaide’ye silah, cephane, eğitim ve lojistik de dahil her türlü imkan sunulur. Afganistan’ın komşusu Pakistan, ileri üs olarak kullanılır. Bu süreçte İslam radikalleştirilir. Çünkü; radikalleşen mücahit, ölmeye ve öldürmeye daha kolay motive olur. Ölümü cennete ulaşmak olarak gören ve ölümden korkmayan savaşçı ile savaşmak gerçekten zordur.
Sylvester’a Namaz Kıldırdılar
Afganistan’da, Sovyetler Birliği’ne karşı yapılan vekalet savaşı, tam olarak 9 yıl sürdü. Savaş sırasında psikolojik operasyon kapsamında çekilen bir filmde Hollywood; aktör Sylvester Stallone’ye Tora Bora dağlarında namaz bile kıldırdı. Sonunda Sovyetler Birliği; verdiği büyük kayıplar nedeniyle, Mihail Gorbaçov döneminde, 1989’da Afganistan’dan tamamen çekildi. Sovyetler Birliği, Afganistan’da 15 bin ölü verdi. Bu savaş bardağı taşıran son damla olarak; Sovyetler Birliği’nin sonunu da getirdi, iflas ettirdi ve çözülmesine neden oldu.
Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra gelen canım cicim ayları 10 yıl sürdü. Artık dünya tek kutuplu hale gelmişti ve tek süper güç vardı. Bu düzenin sonsuza kadar devamı isteniyordu. Bu maksatla; hegemonyaya direnen güçler ezilecek, dünyanın merkezi konumunda bulunan ve enerji bakımından zengin olan Ortadoğu, siyasi haritası ve rejimleri ile yeniden dizayn edilmek üzere istikrarsızlaştırılacaktı.
Canım Cicim Yılları
Ayrıca; küresel güç olma potansiyeli olan Çin ve Rusya, aynen Sovyetler Birliği’ne uygulanan yöntemlerle çökertilecekti. Bu yöntemler; kuşatma, çevresini ve içini istikrarsızlaştırma, silahlanma yarışına sokarak kaynakları verimsiz alanlarda tükettirme ve masraflı askeri operasyonların içine çekme olarak özetlenebilir. Diğer taraftan; yeni dönemin düşmanı, komünizm yerine artık ‘Radikal İslam’dı. Düşman olmadan, Batı ve NATO bir arada tutulamazdı.
‘Canım Cicim Yılları’ olan 10 yıl bizim için, hatta dünyanın çok büyük bir bölümü için “lay lay lom” ile geçerken, ‘Okyanusun Ötesi’; Sovyetler Birliği’nin çökme faraziyesine göre, daha önce hazırladığı planların üzerinde çalıştı, bazılarını revize etti ve 11 Eylül 2001 saldırısından sonra düğmeye bastı.
Misyonu Bitmeden İşini Bitirmezler
Bugün itibarıyla; yaklaşık 14,5 yıldır, zaman zaman hafifleyen ve sertleşen III. Küresel Savaş’ın içindeyiz. Bu savaşta; top, tüfek, tank, füze, savaş uçağı ve harp gemisi var ama asli unsur değil. Bu savaşta; psikolojik harekât, toplumsal mühendislik, medya operasyonları, ekonomik manipülasyonlar, STK’lar, terör örgütleri, siyasi partilerin lider ve yöneticileri asli unsur olmuştur. Bu nedenle; ülkeniz işgal edildiği halde, kendinizi hür ve bağımsız zannedebilirsiniz.
Şimdi anlatabildik mi; IŞİD niye bu kadar güçlü, her yerde var ve yedi düvele meydan okuyor? Çünkü, arkasındaki güçlü! Misyonu bitmeden, asla işini bitirmezler.
Sınırlarımızın ötesinde yaşanan ve sık sık bu tarafa taşan dehşet ve oralardan kaçıp ülkemizden geçerek daha iyi bir gelecek ümidiyle istenmedikleri diyarlara ulaşmak için canlarını ortaya koyan insanlar bizi derinden etkiliyor. Bu seneki yeni yıl resmimizi bu duygularla yaptık.
We our deeply disturbed by the horror just beyond our borders, frequently spilling over, and the plight of terrified refugees fleeing through our land towards countries that don't want them, frequently losing their lives in quest of a decent future. We decided to express our feelings in our new year's greeting this year.
ENGLISH
It has been a long time since I last published an article; I feel emotionnally run down, burned out. An ambitious article about 1915 which I wanted to publish in 2015 remains incomplete. I want to spend more time on my personal interests. My last published article was concerning the defence in court of retired Admiral Türker Ertürk, which I published as is, as he himself requested, way back in May. (See: "The Defense of Ret. Admiral Ertürk", 13 Mayıs-May 2015.)
I decided to publish today the admiral's views on ISIS, or ISIL, or DAESH, as it appeared in the newspaper İlk Kurşun on January 23rd, 2016. It can also be found on the net follolwing this link: http://www.ilk-kursun.com/haber/249169/turker-erturk-misyonu-bitmeden-asla/
Ret.Admiral Türker Ertürk letting both the government and the opposition have it at the Bağdat Street Forum on the evening of Republic Day (October 29th) 2014.
(Image from my own camera.)
I decided to publish today the admiral's views on ISIS, or ISIL, or DAESH, as it appeared in the newspaper İlk Kurşun on January 23rd, 2016. It can also be found on the net follolwing this link: http://www.ilk-kursun.com/haber/249169/turker-erturk-misyonu-bitmeden-asla/
NOT UNTIL IT'S MISSION IS OVER
The Arabic abbreviation is DAESH (Dawlat al-İslamiyah f’al-Iraq wa belaad al-Sham), known as İŞİD in Turkish and ISIL in English: this is an organization that claims to be a state. And what a state! Practically a superpower.
As the name indicates, this organization aims to establish a
'Sunnite- salafi Islamic state'. The word Sham, which we use for Damascus in Turkish, applies here to the entire geography covering Lebanon, Syria, Jordan and Israel. Indeed, this whole area was known as Sham in the Ottoman era; the capital we call Şam in our language is known as Dmashk to the Arabs, an Damascus internationally. I believe we are the only ones to call the city Şam.
Challenging the Powers of the World
At the time of writing ISIL is at war with everybody including the cental governments of Iraq and Syria, the United States, Russia, France, Turkey, Iran, Joran, Saudi Arabia, Hizbullah, the PKK and the PYD, but somehow, cannot be overcome. It is truly challenging the great powers of the world, and is well on its way towards becoming a global power in its own right. Now it is conducting operations in Africa, the Caucasus, Europe, and the Asia-Pacific area, including Indonesia and Malaysia.
The roots of radical Islamic organizations go back to the early 80's, to Afghanistan. Following an appeal by the Marxist government of the time the Soviets entered that country on December 24th 1979. invited by the Marxist government of the time. The Cold War (1947-1990) was still going on, held in equilibrium by the terror of nuclear threat. To avoid direct conflict, the US chose to combat the Soviets through proxy fighters. Islamic militants and Al Qaeda were provied with all sorts of support, be it arms, ammunition, training, or logistics. Pakistan, being Afghanistan's neighbor, became the forward base of the operation. In this process, Islam was radicalized, because a radicalized fighter can be more easily motivated to kill and die. It is truly difficult to combat someone who has sees death as a means of attainig heaven and has therefore become immune to fear.
They Had Sylvester Preform Ritual Muslim Prayer
The proxy war in Afghanistan waged against the Soviet Union stretched for a full nine years. A film made as part of a psychological operation during the war during the war even had Hollywood actor Sylvester Stallone preform ritual Muslim prayer up in the Tora Bora mountains. Excessive losses finally moved the USSR to give up the fight, retreating fully in 1989, in the Gorbachev era. Soviet casualities in Afghanistan had by then reached Union suffered 15000. This was the proverbial straw that broke the camel's back, bringig about the end of the Soviet Union, causing its bankruptcy and disintegration.
The honeymoon that followed the end of the Cold War lasted 10 years. The world had become unipolar, with just one superpower. It was considered desirable to make this a permanent condition. Therefore all resistance to this hegemony had to be crushed and the pivotal Middle East region, rich in sources of energy, had to be destabilized, its maps rearranged, its regimes redesigned.
The Honeymoon Years
Meanwhile China and Russia, potentially new global powers, would have to be driven to collapse through methods identical to those that had been applised to the USSR. These methods can be summarized thus: besieging, destabilization both within and along their frontiers, exhausting their resources by forcing them into an arms race and luring them into costly military operations. 'Radical Islam' would henceforth supply the age with a new enemy, to replace communism. It would not be possible to keep NATO and the West together without a common enemy.
While the honeymoon years were years of "la dee dah" for us, and indeed for the rest of the world, but beyond the ocean, they were developing and revising plans once made in anticipation of the Soviet collapse, and following the attack of September 11th 2001, they pressed the button.
They Won't Finish It Off Until its Mission is Done
The IIIrd Global War has been going on for close on to 14.5 years with ebbs and flows. Artillery, rifles, tanks, missiles, fighter planes and battleships figure as before, but they are no longer the main tools. The dominating tools of this war are psychological operations, social engineering, media operations, economic manipulation, non-governmental organizations, terror organizations, and the leadership of political parties. Hence you might experience a delusion of freedom and independence even though your country is effectively under occupation.
Now have we been able to explain to you why ISIL is so strong, how it is able to challenge the world powers everywhere? It's because hidden behind there is a power supporting it! They will never finish it off until its mission is done.
With my respects.
They Had Sylvester Preform Ritual Muslim Prayer
The proxy war in Afghanistan waged against the Soviet Union stretched for a full nine years. A film made as part of a psychological operation during the war during the war even had Hollywood actor Sylvester Stallone preform ritual Muslim prayer up in the Tora Bora mountains. Excessive losses finally moved the USSR to give up the fight, retreating fully in 1989, in the Gorbachev era. Soviet casualities in Afghanistan had by then reached Union suffered 15000. This was the proverbial straw that broke the camel's back, bringig about the end of the Soviet Union, causing its bankruptcy and disintegration.
The honeymoon that followed the end of the Cold War lasted 10 years. The world had become unipolar, with just one superpower. It was considered desirable to make this a permanent condition. Therefore all resistance to this hegemony had to be crushed and the pivotal Middle East region, rich in sources of energy, had to be destabilized, its maps rearranged, its regimes redesigned.
The Honeymoon Years
Meanwhile China and Russia, potentially new global powers, would have to be driven to collapse through methods identical to those that had been applised to the USSR. These methods can be summarized thus: besieging, destabilization both within and along their frontiers, exhausting their resources by forcing them into an arms race and luring them into costly military operations. 'Radical Islam' would henceforth supply the age with a new enemy, to replace communism. It would not be possible to keep NATO and the West together without a common enemy.
While the honeymoon years were years of "la dee dah" for us, and indeed for the rest of the world, but beyond the ocean, they were developing and revising plans once made in anticipation of the Soviet collapse, and following the attack of September 11th 2001, they pressed the button.
They Won't Finish It Off Until its Mission is Done
The IIIrd Global War has been going on for close on to 14.5 years with ebbs and flows. Artillery, rifles, tanks, missiles, fighter planes and battleships figure as before, but they are no longer the main tools. The dominating tools of this war are psychological operations, social engineering, media operations, economic manipulation, non-governmental organizations, terror organizations, and the leadership of political parties. Hence you might experience a delusion of freedom and independence even though your country is effectively under occupation.
Now have we been able to explain to you why ISIL is so strong, how it is able to challenge the world powers everywhere? It's because hidden behind there is a power supporting it! They will never finish it off until its mission is done.
With my respects.